Sovyet Rusya'nın birçok sanatçıları gibi, Şostakoviç'in memleketindeki meslek hayatı da zaman zaman parlayıp söndü. Rusya'da bir ara, müzikçilerin en gözdesi oldu, sonra birdenbire gözden düştü. Yüksek mevkiini bir daha ele geçirmeğe muvaffak oldu, fakat ikinci defa gene itibardan düştü. Şostakoviç'in kaderindeki bu değişmelerin, yazdığı müzik eserlerinin karakteriyle çok az bir ilişiği vardı. Nikola Slonimski'nin işaret ettiği gibi, "O, Sovyet müziğindeki politik akımların barometresiydi. Siyasi durumun her değişmesinde Şostakoviç, ya öğmelere, ya da şiddetli bir dille yermelere hedef oldu." Şostakoviç'in ailesi müzikçiydi. Babası amatör bir piyanist ve şarkıcıydı, annesi de Leningrad Konservatuvarından mezundu: "Rimski-Korsakov'un operası olan Çar Sultan'ın temsiline götürdükleri zaman, oğullarının müziğe karşı duyduğu ilgiyi fark ettiler. Şostakoviç, o zaman beş yaşındaydı. Ertesi günü çocuk, ailesine bu operanın önemli birkaç aryasını söyledi. Annesi, çocukların çok küçük yaşta derse başlamalarını doğru bulmazdı. Oğlu dokuz yaşına gelene kadar ilk derslerini geciktirdi. Fakat, onun müzikteki yaratma gücü birdenbire meydana çıktı. Hemen hemen daima piyanonun başındaydı. O kadar çabuk ilerledi ki, annesi onun profesyonel bir öğretime ihtiyacı olduğunu anladı. Onu, Glasser Müzik Okuluna yazdırdı; ilk ders yılında ilk bestesini yarattı: Piyano için Temler ve Varyasyonlar.
İhtilâl sırasında on yaşındaydı. Zorluklara rağmen, Şostakoviç'in müzik tahsili yarıda kalmadı.
1919'da, piyano öğretmeni Nikolaev'in ve kompozisyon öğretmeni Maksimilyan Steinberg'in bulunduğu Leningrad Konservatuvarına girdi. Çabuk ilerlemeler gösterdi. Diğer öğrenciler, Şostakoviç'in iyiliğini düşünerek Konservatuvar direktörü Glazunov'a özel bir heyet göndererek Şostakoviç'in yemek istihkakının artmasını istediler. Glazunov şöyle cevap verdi: "Büyük öğrencilerin istihkakları on üç yaşındakilere verilemez. Ama bu özel bir durumdur, Mozart'la kıyaslarsak, çocuğun bize verdiği hediyeler olağanüstüdür. Ona armağan olarak, kendi istihkakımı seve seve vereceğim."
Konservatuvardaki ilk yılında seri halinde sekiz piyano prelüdü yazdı. Bunu ilk defa basılan Üç Fantastik Dans takib etti. Konservatuvarın içinde ve dışında verdiği piyano resitallerinin programlarında bu iki eser mevcuttu. Daha sonraları dünyaca meşhur piyano virtüozu olan Simon Barere, Şostakoviç'in konservatuvardaki piyano konserlerini ve kendi üzerinde bıraktığı tesirleri hatırlamıştı.
Şostakoviç için zor zamanlar başlamıştı. İhtilâl, herkesin durumunu zorlaştırdı. Şostakoviç'in kendi dertleri, vardı. Çok fakirleşmişti, babasının ölümünden sonra, annesi aileyi geçindirmek için sekreter olarak çalışmağa başlamıştı. Aynı zamanda Şostakoviç'in lenf guddelerinde tüberküloz vardı. Sanatoryuma gitmesi gerekiyordu. Fakat o, çalışmalarına, eser bestelemeğe devam etti.
Bir müddet sinemada piyano çalarak ailesini geçindirmeğe çalıştı. Fakat bu işte fazla kalmadı. Karısının anlattığına göre: "Bir Amerikan komedisi gösteriliyordu. Bazı sahnelerin her aydınlatılışında, piyanonun sesi kesiliyor, bunun yerine piyanistin kahkahaları duyuluyordu. Bu yakışıksız hareketten dolayı idare heyeti genç piyanistle anlaşmasını bozmağa karar verdi."
Şostakoviç, on dokuz yaşında konservatuvardan mezun olurken çaldığı 1 No. lu Senfonisini bitirdi. Bu eser, 12 Mayıs 1926'da Nikola Malko idaresinde Leningrad'da duyuldu ve çok beğenildi. Birkaç ay sonra daha büyük bir başarıyla Moskova'da takdim edildi.
1927'de Şostakoviç, Varşova'da milletlerarası piyano yarışmasına girdi. Derece alamadı, sadece mansiyon kazandı. Memleketine dönerken Berlin'de meşhur orkestra şefi Bruno Walter'le karşılaştı. Walter, Şostakoviç'in 1 No. lu Senfonisine olan ilgisini anlattı ve ilk defa olarak, Rusya dışında çalınmasını teklif etti. Senfoniye milletlerarası bir değer kazandıran bu temsil, Berlin'de Walter idaresinde verildi. Leopold Stokowski, bu eseri Amerika'da 2 Kasım 1928'de çaldı. Bundan sonra her tarafta senfoni programlarında sık sık yer aldı. Bugün bile Şostakoviç'in en popüler eseridir.
Konservatuvardan sonra mesleğe başlamak için hazırlandı. Birkaç yıl sonra La Revue Musicale'de bir tenkitçiye şöyle demişti: "Elde ettiğim müzik bilgilerinin büyük bir kısmını gözden geçirmem gerek. Müziğin, şu veya bu şekilde düzenlenen seslerin birleşimi olmadığını anladım. Müzik, ifade etme sanatıdır. Farklı fikirlerin ve hislerin sanatıdır. Bu inanışa güçlük çekmeden sahip oldum. Yalnız şu kadarını söyliyebilirim ki, 1926 yılı içinde bir tek nota bile yazmadım, ama 1927'den beri bestelemekten vazgeçmedim."
1927 baharında, Ekim İhtilâlinin 10 uncu yıldönümünü kutlamak için yazdığı senfoniyle Sovyet hükümeti tarafından vazifeye alındı.
Hem 2 No. lu Senfoni, hem de Mayıs Günü Senfonisi başarı sağladı. Şostakoviç, yeni bir tarzdan faydalanmağa başladı: Hiciv. 12 ocak 1930'da hiciv operası, "Burun" (Gogol'ün hikâyesinden alınma) Leningrad'da çalındı. Proleter Kompozitörler Derneği, operayı orta tabakaya hitabeden geri bir eser ilân etti. Fakat bu müdahale Şostakoviç'in mevkiine ciddi bir tesir yapmadı. İkinci hiciv eserini yarattı: Altın Devri, bale. Bu eserle, bale müsabakasına girip, birinciliği kazandı. 1930'da gösterilen Altın Devri, güftesinin karışık olmasından değil, Şostakoviç'in müziğinin fazla öğülmesinden dolayı başarısızlığa uğradı. Eserin iki kısmı yaşamaktaydı ve popüler olmuştu: "Polka" ve "Rus Dansı".
1930 ortalarında Şostakoviç, Rusya'da en ümit verici bestecilerden biri olarak kabul edildi. Artan önemi, film ve sahne için eser yazmak üzere birçok teklif almasını sağladı. Daha ciddi bir tarzda orijinalite gösteren birçok eserler yarattı. 1931'de Leningrad'da çalınan Kaçış; 1932 ve 1933 arasında yazılan piyano için 24 prelüd serisi ; 1933'de tamamladığı piyano, trompet, yaylı sazlar orkestrası için konçerto.
Sovyet müziğindeki mevkii birdenbire yeni bir eseri yüzünden sarsıldı. Buna 1932'de tamamladığı, 22 ocak 1934'de Leningrad'da ilk defa gösterilen "Lady Macbeth" operası sebep oldu. En garibi, eserin ilk önce büyük bir başarı sağlamasıydı. Tenkitçiler tarafından öğüldü ve iki yıl, salon hınca hınç dolmak şartiyle, oynatıldı. 1935'de New York'ta ve Clevelend'da oynandı. Rusya'nın gerek içinde, gerekse dışında şimdiye kadar Rusya'da yapılmış en güzel opera olarak kabul edildi.
Sonra, birdenbire, durup dururken saldırışlar başladı. 28 Ocak 1936'da Pravda gazetesinde "Müzik yerine, Pandomima" başlıklı bir yazı neşredildi. Şostakoviç'in operasının - iki yıllık başarıdan sonra - birdenbire kaba, basit, zevksiz olduğu keşfedilmişti. "Müzik sevişme sahnelerini anlatabilmek için elden geldiği kadar bağırmış, homurdanmış, mırıldanmıştır... Besteci, Rus halkının arzu ve ümitlerine göre eser yapmamış. Zevkini kaybetmiş düşkün estetikçilerin ilgilenmesi için bu acaip ahenkleri yaratmış."
Bu sert saldırış yeni balesi Duru Dere için de tekrarlanınca Şostakoviç'in işine son verildi. Başmakalede şöyle denmekteydi: "Besteci bizim milli şarkıları küçük görmektedir." Bir yıldan fazla bir zaman, önde olan Sovyet müzikçileri, onu hem küçük gördüler, hem de kendisinden tamamiyle uzak durdular.
Fakat şaşırtıcı bir şekilde kendini toplayan Şostakoviç, tekrar ün yapmaya başladı. Sovyet Cumhuriyetinin XX. yıldönümünü kutlayan festivallere bağlı olarak, 21 kasım 1937'de 5 No. lu senfonisi ilk defa çalındı. Konserden sonra çılgınca bir alkış duyuldu, Şostakoviç'le ilgilenmiyen tenkitçiler bile, hayranlıklarını belirtmişlerdi.
Bu unutulmaz başarıyı, başkaları takip etti .1940'da Şostakoviç, piyano ve yaylı sazlar için yazdığı kentetten dolayı Stalin Armağanını kazandı. Tekrar şerefli Rus bestecilerinin arasına karışmıştı. Az zaman sonra, büyük bir itibar bile sağladı.
Leningrad'da kaldı. En büyük faaliyeti, bu gürültülü zamanları anlatan senfoniyi yazmak oldu. Rus hükümeti, herkese geçici merkez Kuybişef'e gitmeleri için Moskova'yı terk ettirdi. Şostakoviç de onlara katıldı. 7 nci senfonisini orada tamamladı ve 1 Mart 1942'de çalındı. Bu konserde, diplomatlar, yüksek memurlar, Amerikan askeri ve siyasi temsilcileri bulundu. Orkestra şefi Şostakoviç, bu eserle ikinci defa Stalin Armağanını kazandı.
7 nci senfoni, Rusya dışında ilk defa olarak 29 haziran 1942'de Londra'da çalındı. Halk, ayağa kalktı ve çılgınca alkışladı. Batı âleminde ilk defa bu eserin kimin tarafından idare edileceği günün meselesi olmuştu. Amerikan orkestra şefleri harasında rekabet başladı. Bu şeref, Arturo Toscanini'nin oldu. Kuybişef'te eserin notası küçük bir filme alındı, uçak ve otomobille Tahran yolu üzerinden New York'a getirildi. New York'ta filim, fotoğrafçılar tarafından 252 sayfalık notaya çevrildi.
Milletlerarası Radyo şirketinde, bu eser, Arturo Toscanini'nin idaresinde 19 haziran 1942'de çalındı. Bir ay sonra da senfoni, Serge Koussevitzky idaresinde, Berkshire Müzik Festivalinde çalındı. Sonbaharda Amerika'daki bütün büyük orkestralar bu eseri çaldı.
Moskova'da 4 kasım 1943'de çalınan 8 No. lu Senfoni, Sovyet tenkitçilerince iyi karşılanmadı. Leningrad'da çalınan 9 No. lu Senfoni de aynı sonuca uğradı. Bu yeni senfoninin "zayıf ideolojiler"den meydana geldiğini söylüyorlardı. Bu, fırtınanın kopacağına işaretti. Beklenen fırtına 10 şubat 1948'e kadar kendini göstermedi. Bu sırada Komünist Partisinin Merkezi, ünlü Rus bestecilerine cephe aldı. Şostakoviç de bunların arasındaydı.
Şostakoviç, hükümetin kabul edeceği tarzda eser yazmağa yeniden başladı. Kısa zaman sonra otoriteler tarafından tekrar beğenildi.
Mart 1949'da New York'ta Dünya Barışı için yapılan Kültür ve Fen Konferansında Sovyet Rusya'yı temsi] eden heyetin yedi üyesinden biri olarak Amerika'ya gitti. Daima Sovyet memurlariyle beraber olan Şostakoviç, basınla, müzikçilerle ve müzik teşkilâtlariyle temas etmeğe yanaşmadı. Zayıf bir tesir bıraktı. Merasimden usanmıştı. Verdiği konferans sıkıntılıydı. Şostakoviç, konferansçı olarak memleketi gezmek istedi, fakat mani oldular.
26 kasım 1949'da Stalin'in yeni ormancılık planı şerefine "Orman Şarkısı" adlı oratoryosunun premiyeri yapıldı. Tenkitçiler, bunun, Şostakoviç'in eserleri arasında en önemlisi olacağını söylediler. Birkaç ay sonra hem bu oratoryo, hem de film müziği "Berlin'in Düşüşü" Şostakoviç'e Stalin Armağanını kazandırdı.
Şostakoviç, daima aşırı derecede coşkun bir kimsedir. Bir müzik eseriyle uğraşırken, o kadar heyecanlanır ki, etrafındaki her şeyi unutur. Karısı bir tenkitçiye şunları söylemiştir: "Çalıştığı odanın kapısı ekseri açıktır. Çocuklar odanın içinde hoplarlar, zıplarlar. Eser yazarken bazan Galya, onun dizlerine çıkar. Meselâ, Dimitri 7 nci Senfoninin son satırlarını bitirirken, onun oturduğu odada arkadaşları hem konuşuyor, hem de şakalaşıyorlardı. Eserini bitirince biraz hava alır, sonra, yeni bir esere kaptırır kendini.
"Spor meraklısıdır. Sıcak, soğuk, yağmur, kar demeyip hiçbir boks, futbol, buz hokeyi maçını kaçırmaz. Spor mevsiminde gittiği bütün futbol maçlarının tahminlerini yapardı."
Karısı, Şostakoviç'in huylarından birini açıklamaktadır: "Bağlı olduğu her şeye karşı olağanüstü bir dürüstlüğü vardır. Kendisi için yapılan özel ödenek tekliflerini kabul etmez. Tifo aşısı yapılacak olsa, ilk yaptıranlar arasındadır. Konserlerde vestiyerlerden önce gelir, kompozitörler odasında bekler. Geç kalmaktan daima korkar."
Şostakoviç, Rusya'nın içinde olduğu kadar, dışında da ilgi uyandıran bir şahsiyettir. Müziği hem son derece beğenildi, hem de son derece tenkit edildi. En önemli nokta takdir ile tenkidin yerinde oluşudur. Şostakoviç, iyi olduğu zaman iyidir; kötü olduğu zaman korkunçtur. En üzücü şey, iyi ile kötünün ayrı eserlerde değil de, aynı kompozisyon içinde bulunuşudur.
Bütün bunlar dışında Şostakoviç, hâlâ önemli bir kompozitör, birçok meşhur müzik parçalarının yaratıcısıdır.
BAŞLICA ESERLERİ
Kategori | Eser |
---|---|
Orkestra müziği | Senfoniler: No. 1 (Op. 10) |
No. 5 (Op. 47) | |
No. 7 (Op. 60) | |
No. 9 (Op. 70) | |
No. 11 (Op. 103) | |
Piyano, trompet ve yaylı sazlar orkestrası için konçerto | |
Başkaca | 6. ve 8. senfoniler |
1 numaralı bale süiti | |
Altın Devri ve Bolt baleleri | |
Lady Macbeth Mzenske'te operası | |
Orman Şarkısı (oratoryo) | |
Yaylı sazlar kenteti | |
3 yaylı sazlar kuarteti | |
Viyolonsel sonatı | |
2 sonat, 24 prelüd ve füg (piyano için) |
Yorumlar
Yorum Gönder