RALPH VAUGHAN WILLIAMS (1872-1958)



Avrupa'da ve Birleşik Amerika'da yirminci yüzyıl müziği için çeşitli denemeler yapılırken Vaughan Williams, arkadaşı Gustav Holst'la birlikte İngiliz müziğini Alman ve İtalyan müziklerinin etkisinden kurtarmağa, İngiliz halk müziğinden faydalanarak milli ve sağlam bir sanat meydana getirmeğe çalışmıştır. Bestecinin eserleri arasında yeni denemelerden izler taşıyanlar yok değildir. Fakat kendisi bunları yeni bir deneme yapmak için değil, içinden geldiği gibi yazdığını söylemiştir. Herhalde Vaughan Williams'ın yirminci yüzyıl müziğindeki bu denemeleri pek ciddiye almadığı söylenebilir. Ancak Alban Berg ve Paul Hindemith'in bazı eserlerine ilgi göstermiştir. Jean Sibelius'u çağının en büyük bestecisi sayardı. Beşinci senfonisini ona ithaf etmiştir.

İngiliz halk müziği Vaughan Willlams'ın araştırmalara çok şey borçludur. Ne var ki bu müzikle haşır neşir olması kendini de gösterişsiz bir kilise müzikçisi seviyesinden yirminci yüzyılın en büyük İngiliz bestecisi seviyesine yükseltmiştir.

Vaughan Williams 12 ekim 1872'de Down Ampney (Gloucester-İngiltere) de doğmuştur. Müzik eğitimini Londra'da Krallık Müzik Kolejinde, bir önceki kuşağın iki büyük İngiliz bestecisi Hubert Parry ve Charles Stanford'un öğrencisi olarak yapmış, Berlin'de Max Bruch'tan ders almıştır. 1901'de Cambridge'de müzik doktorasını verdikten sonra Londra'daki St. Barnabas kilisesine organist olmuştur. Kilisedeki görevini görürken küçük orkestra parçaları da bestelemiştir.

1897 yılında Herbert W. Fisher'in kızı Adeline ile evlenmiştir. Bu evlilik Adeline'in 1951 yılında ölümüne kadar sürecektir. 1904 yılında Tudor Devri (1485 -1603) halk şarkılariyle karşılaşması bestecinin hayatına yeni bir yol açmıştır. Bundan sonra kilise müziği yerine halk şarkılarına merak sarmıştır. Aynı yıl "Halk Müziği Derneği"ne üye olmuş, bu sıfatla Norfolk'un yerli havalarını incelemiştir.

İngiliz halk şarkıları Vaughan Williams'a besteleri için bol malzeme vadediyordu. Bu malzemelerden faydalanarak 1905-1907 yıllarında orkestra için Norfolk Rapsodisi ile "Toward the Unknown Region = Bilinmeyen Bölgeye Doğru" adlı bir koro bestelemiş ve bu sonuncusu 1907 Laeds festivalinde çalınmıştır.

Fakat besteci eserlerinden memnun olmamıştı. Rapsodileri daha çok potpuriyi andırıyordu. Elindeki malzemeleri işlemekte bir yetersizlikle karşılaştığını hissediyordu. Bu yetersizlik "ustalık"taydı.

Bestelemeğe ara vererek 1908'de Paris'e gitti. Maurice Ravel'den sekiz ay ders aldı ve kendisinden üç yaş küçük bu Fransız bestecisinden müziksel hava, renk, nüans bakımlarından çok şey öğrendi.

1909'da ileride sık sık çalınacak olan ilk önemli bestesi "Fantasia on o Theme by Thomas Tallia - Thomas  Tallis'in Bir Temi Üzerine Fantazya"yı meydana getirdi. Bundan sonra sanatı hızlı bir gelişme göstermiş ve içinde Londra senfonisi de bulunan bir sıra güzel eserlerini bu arada bestelemiştir.

Birinci Dünya Savaşında Fransa'da ve Makedonya'da vazife görmüştür.

Savaştan sonra Kırallık Müzik Kolejinde görevlenmiş ve yirmi yıl süreyle kompozisyon okutmuştur. Ders vermekten pek hoşlanmamakla beraber bu görevden kendisine genç kuşaklarla temas ve eserlerine karşı onların tepkilerini yakından görmek imkânını verdiği için memnun olurdu.

1920'den 1928'e kadar bir yandan da Londra'nın tanınmış Bach korosunun yöneticiliğini yapmıştır.

1922'de Birleşik Amerika'ya gitmiş, Norfolk müzik festivalinde kendi "Pastoral" senfonisinin çalınışını yönetmiştir. Bu memlekete on yıl sonra ikinci gidişinde de Bryn New College'de konferanslar vermiştir. Bu konferanslar "Millî Müzik" adiyle kitap olarak yayınlanmıştır.

1934'te Sir Edward Elgar'ın ölümü üzerine İngiliz müziğinin temsilciliği şerefi Ralph Vaughan Williams'a geçmiştir. Besteci 1935'te "Yararlık Nişanı" almıştır.

1942'de İkinci Dünya Savaşının en karanlık günlerinde yetmişinci doğum yıldönümü İngiltere'de millî bir olay ölçüsünde kutlanmıştır. 1952'de sekseninci yıldönümü de aynı coşkunlukla kutlanan besteci dört ay sonra kâtibesi Ursula Woods'la evlenmiştir.

*

Vaughan Williams'ın sanatı, müzik sanatı ve özellikle milli müzik üzerindeki düşüncelerinden bazı kırıntılar:

"Kimse, ortak bir müzik alfabesi kullanmalarına bakarak Wagner'le Verdi'yi, Debussy ile Richard Strauss'u birbirine karıştırmıyor. Bunun yanında, kişisel üslûplarındaki büyük farklara rağmen, örneğin Schumann ile Weber'in müziği arasında ortak bir yön vardır. Bu yön milliyettir."

"Milliyetçiliğin güzel sanatların alanını daralttığı, istenen şeyin, nereden gelirse gelsin, en iyi eser olduğu, yolundaki itirazları karşılamağa hazırım... Ben, soyut bir iyilik derecesi bulunduğundan şüphe ederim. Müziğin iyilik derecesi icra vesilesine, çağa ve dinleyenlerin milliyetlerine bağlı olarak değişir durur.. Johann Strauss'un bir valsi dans edilen bir yerde çalındığı zaman iyi müzik olduğu halde "St. Matthew'a göre Passion"ın ortasına sokuşturduğunda fena müzik olur. On beşinci yüzyılın iyi müziği yirminci yüzyılda iyi sayılmayabilir... Zamanın aşındırıcılığına meydan okuyan ve her yeni kuşak için yeni bir anlam taşıyan, müzik olmuştur. Gene de hiçbir müzik ebedi değildir. Hâlâ Bach, Haendel ya da Palestrina'yı beğeniyoruz; fakat Dufay ve Dunstable'in bizim için tarihsel öneminden fazla pek bir şeyi kalmamıştır."

"Her besteci dünya ölçüsünde bir söyliyeceği olmasını bekliyemez ama, kendi vatandaşlarına özel bir söyliyeceği bulunmasını pekâlâ bekliyebilir. Önce yerli olmadan evrensel olunabileceğini tasarlıyan gençler yanlış yoldadır."

"Palestrina ve Verdi gerçekten İtalyan, Bach, Beethoven ve Wagner gerçekten Alman oldukları içindir ki seslerini millî sınırlarının dışına yayabilmişlerdir."

"Beethoven'in evrensel bir anlamı vardır; fakat onun eserlerinde çocukluğundan beri tanıdığı volkslieder'lerin ruhunu bulan bir Alman için elbette özel bir anlamı da olacaktır."

"Besteciler başka milletlerin müziklerini taklit etmekte direndikçe dinleyicilerin gerçek Brahms'ı, gerçek Wagner'i, gerçek Debussy'yi, ya da gerçek Stravinski'yi, renksiz benzerlerine tercih etmelerine şaşmamalıdırlar."

"Büyük müzikçiler çağ açmaz, çağ kaparlar. Öncülük, yeni yollar aramak işi daha küçük çapta kimselere düşer. Beethoven'in müziksel şeceresini Philip Emanuel Bach'tan başlıyarak, Haydn, Mozart'tan geçirerek ve hatta temellere ilk harcı koyan Cimarosa ve Cherubini gibi daha silik sanatçıları da sayarak çizebiliriz."

"Bence dahi, gerçek yerini tam zamanında işgal eden kimsedir."

*

Beethoven, Schubert, Anton Bruckner ve Gustav Mahler gibi Vaughan Williams da dokuz senfoni bestelemiştir. Bu senfonilerin hepsinin az ya da çok belirli birer programları vardı. Besteci, sahne eseri olarak iki perdelik "Hugh the Drover" adlı ballad opera ile birer perdelik iki ciddi opera, iki komik opera ve iki bale bestelemiştir.

Vaughan Williams'ın kronoloji sırasına göre belli başlı eserleri:

Norfolk Rapsodileri: Tudor devri halk şarkılarına dayanarak 1905 - 1907 yıllarında yazdığı bu üç orkestra rapsodisini besteci bir senfoni halinde birleştirmek niyetindeydi. Fakat besteden memnun kalmamış ve tasarısından caymıştır.

Birinci Norfolk Rapsodisini 1914'te yeniden gözden geçirmiştir.

In the Fen Country - Bataklık Bölge Köylerinde (1909).

Fantasia on a theme by Thomas Tallis - Thomas Tallis'in bir Temi üzerine Fantazya (1909): On altıncı yüzyıl İngiliz kilise bestecisi Thomas Tallis'in 1567 tarihli bir bestesine dayanır.

Birinci Senfoni - Deniz Senfonisi (Koro ve orkestra için, 1910): Walt Whitman'ın bir şiiri üzerine bestelenmiştir.

Fantasia on Christmas Carols - Noel Şarkıları üzerine Fantazya (Bariton, koro ve orkestra için, 1912).

İkinci Senfoni - Londra Senfonisi (1913): Besteci bu senfoninin Londra'yı müzikle tasvir etmek hedefi bulunmadığını, Londra hayatının, olsa olsa, kendisini bir müzik eseri hazırlamağa teşvik derecesinde payı bulunduğunu ve "Bir Londralı Tarafından Senfoni" adının daha yakışacağını söylediği bu bestenin salt müzik (absolute music) alanında sayılmasının doğru olacağını bildirmiştir başlangıçta. Fakat senfoni Londra'nın hayatını öylesine aslına uygun yansıtmıştır ki sonunda eseri için orkestra yöneticisi Albert Coates'in koyduğu programa sesini çıkarmamıştır.

Üçüncü (Pastoral) Senfoni: (1921).

Sancta Civitas (Oratorio - 1925).

Fa Minör Dördüncü Senfoni (1932): Besteci bu senfonisinde yeni ifade biçimlerini denemiştir.

Five Tudor Portraits - Beş Tüdor Portresi: (1936).

Re majör Beşinci Senfoni: (1943).

Mi minör Altıncı Senfoni (1948).:

Yedinci Senfoni (İlk çalınışı 1956 yılındadır) ve ustalık getirdi.

Dokuzuncu Senfoni (İlk çalınışlınış 20 nisan 1958).

BAŞLICA ESERLERİOrkestra müziği: Thomas Tallis'in bir temi üzerine fantazi, çift yaylı sazlar orkestrası için, Londra Senfonisi. Pastoral Senfoni, fa minör 4 No. senfoni, mi minör 6 No. senfoni. Başkaca: Deniz senfonisi, 5 ve 7 No. lı senfoniler, keman ve orkestra için The Lark Ascending, piyano konçertosu, Viyola ve orkestra süiti, Obua ve yaylı sazlar orkestrası için konçerto, Müzik serenadı, Operalar, sol minör mess, Sancta Civitas oratoryosu, On Wenlock Edge (tenor ve yaylı sazlar için).

Yorumlar