PAUL HINDEMITH (1895-1963)

Bazı yazarlar, Hindemith için "Yirminci Yüzyılın Bach'ı" deyimini kullanırlar. İki bestecinin de müziksel düşünüşlerini polifoniye dayandırmaları bu benzerliklerin başında gelir.

Hindemith, 16 kasım 1895 te Almanya'da, Hanau'da doğmuştur. Ailesi, meslekten bir müzikçi olmasına rıza göstermediğinden, on bir yaşında müzik peşinde evden kaçmış, kahvelerde, tiyatro orkestralarında keman çalarak hayatını kazanmağa başlamıştır. Aynı zamanda Frankfurt konservatuvarına devam etmiştir. Konservatuvarı bitirdikten sonra Frankfurt opera orkestrasına katıldı. 1915' te bu operanın konçertmaster'i oldu ve bu görevini sekiz yıl muhafaza etti. 1923'te aynı operanın orkestra şefi olmuştur. Bir taraftan da modern müzik programlariyle şöhret kazanacak olan Amar yaylı sazlar kuartetinin kuruluşuna emek sarf etmiştir. Hindemith, 1929 yılına kadar viyola çalarak içinde kalacağı bu kuartet için ilk önemli oda müziği eserlerini bestelemiştir. 1927'de Berlin "Hochschule"sine kompozisyon profesörü tayin olunmuştur.

1921 haziranında Stuttgart'da bir perdelik iki operasının oynanması, bestecilik şöhretinin başlangıcını işaret eder. Bununla beraber, bu küçük operalar fazla bir yankı uyandırmamıştır. Fakat 1921 ağustosunda Donaueschingen festivalinde Amar Kuarteti tarafından çalınan "ikinci Yaylı Sazlar Kuarteti" çok iyi karşılanmış ve ertesi yıl aynı festivalde tekrarlanmıştır. Bundan sonra Hindemith'in geçen yıllarla birlikte birbirini kovalıyan yeni besteleri artan bir ilgi görmüştür. 1926'da Dresden'de "Cardillac" adlı operasının kazandığı zafer ile Hindemith Birinci Dünya Savaşından sonra yetişen en önemli Alman bestecisi seviyesine yükselmişti. Profesör, viyola virtüozu ve besteci olarak Alman müzik âlemine yaptığı hizmetlere karşılık Alman Akademisi üyeliğine de seçilmiştir.

Nazi hükümetinin iktidara gelişinden sonra Hindemith, Almanya'da bir anlaşmazlık konusu, bir hoşa gitmeyen adam olmuştur. Ari olmayan bir kadınla evliliğinin, bazı musevi sanatçılarla mesleki temaslarının da bunda etkisi vardır. Bu hava içinde bestecinin "Mathis der Maler" adlı operasının ilk temsili yasak edilmiştir.

Hindemith 1935'te Almanya'yı terk etmiş, Hükümetimizin daveti üzerine Türkiye'de batı müziği çalışmalarının düzenlenmesine yardım etmek üzere memleketimize gelmiş, bu görevinde bir yıldan fazla kalmıştır.

1937'de Birleşik Amerika'ya giden Hindemith, orada yerleşmiş, Amerikan uyrukluğuna girmiştir. Yeni bir memlekete, başka bir dil konuşulan yeni bir muhite girişinin doğurabileceği hissî sarsıntılar Hindemith'in eserlerine yansımamıştır. Eskisi kadar verimli sanatçı kimliğini muhafaza etmiştir. Besteci, profesör (Yale ve Harvard üniversitelerinde), sanat nazariyecisi, sanat tarihçisi, orkestra idarecisi ve viyola virtüozu olarak Amerikan kültür hayatında önemli hizmetler ifa etmiştir.

Hindemith, 1949'da Almanya'ya kısa bir ziyaret yapmış, sıcak bir kabul görmüştür. Bu arada ileri gelen Alman müzikçileri kendisini devamlı olarak Almanya'ya dönmeğe ikna için çok çalışmışlar, fakat bu gayretlerinde başarı sağlayamamışlardır.

*

Yirminci yüzyıl bestecilerinden birçokları gibi, Hindemith çeşitli gelişme safhalarından geçmiştir. İlkin Alman romantizmine bağlanmıştı. Derken, ekspresyonizme eğilim gösterdi. Sonunda kökü J. S. Bach'a dayanan polifoniyi, atonalite dâhil olmak üzere, en yeni beste yollariyle uzlaştıran şahsî bir ifade tarzına vardı ve geçmişi terk etmeden günü temsil eden bir sanatçı oldu.

Hindemith'in müziği ilk dinleyişte kavranamıyacak inceliklerle örülmüştür. Bu müzik, defalarca ve dikkatle dinlenmeğe muhtaç girift bir müziktir. Bununla beraber bu müziği ilk dinleyişte sevmek de kabildir. Çünkü Hindemith'in müziği zaman zaman güzel akseden bir müziktir. Gerçekten Hindemith'in eserleri yer yer, modern okullarda seyrek raslanan bir ifade parlaklığı taşır.

Metodu çok incelmiş, ifadesi çok şahsileşmiş bir besteci olan Hindemith, dinleyicilerinin uzağında kalmamak için özel bir gayret göstermiştir. 1927 yılında şöyle yazıyordu: "Müzik müstahsili ile müzik müstehliki arasında genel olarak bu derece az münasebet bulunması esef edilecek bir haldir." Ve bu hâle bir çare bulmak amaciyle "Gebrauchsmusik" deyimiyle adlandırılacak olan müzik türünü icadetmiştir. Gebrauchsmusik, amatör müzikçiler, çocuk ve gençlik koroları, şehir bandoları gibi topluluklar tarafından kolayca icra edilmeğe elverişli bestelerden meydana geliyordu. Hindemith bu yolda çalışırken, kendi şahsi ve girift eserlerinden vazgeçmiş değildir, her iki yolda ayrı ayrı çalışmıştır.

Hindemith'in tanınmış eserleri şunlardır: Yaylı Sazlar Kuarteti No. 3 (1922), Yaylı Sazlar Kuarteti No. 4 (1924), Oda Müziği (Kammermusik) No. 1-7 (1922-1930), Mathts der Maler (Senfoni, 1934).

Hindemith'in en tanınmış, belki de en başarılı bu eseri, önce opera olarak bestelenmişti. Eser, on altıncı yüzyıl ressamlarından Matthias Grünewald'ın hayat hikâyesi üzerine bina edilmiştir. 1934'te opera olarak hazırlanan eserin Berlin Devlet Operasında Wilhelm Furtwaengler idaresinde sahneye konmak üzere hazırlıkları yapılırken temsili yasak edilmiştir. Bu opera, ancak 1938'de Zürich'te sahneye konacaktı.

BAŞLICA ESERLERİ 

Kategori Eser
Orkestra müziği Mathis der Maler (senfoni ve opera)
Mi bemol majör senfoni
Senfonia serona
Konzertmusik
Noblissimo vlsione
Der Schwanendreher keman konçertosu
keman ve piyano konçertoları
Başkaca Cardillac ve Neues von Tage operaları
Weber'in temleri üzerine senfonik matamorfozlar
Die Harmonie der Welte
Orkestra için konçerto Op. 38
Saint Francis balesi
Die Unaufhörliche oratoryosu
Orkestra ve viyolonsel konçertosu,
3. yaylı sazlar kuarteti,
5. yaylı sazlar kuarteti,
keman, flüt, obua ve basso için sonatlar

Yorumlar