"Ben kelimenin tam mânasiyle bir "modern besteci" değilim. Müziğim devrimci olmaktan uzak ve olsa olsa evrimcidir. Her ne kadar müzikteki yeni fikirlere düşüncem açıksa da yerleşmiş armoni ve beste kurallarını söküp atmaya hiç kalkışmadım. Aksine, esinlenmek için her zaman eski ustalara yöneldim. (Mozart'ı daima incelerim.) Müziğim çokluk gelenekler üstüne kurulmuştur ve geçmişin bir sonucudur.
"Bana öyle gelir ki, bir bestecinin duyduğunu zamanında beste üslûplarına bakmaksızın kâğıda geçirmesi temenniye değer ve büyük müzik daima yürekten çıkmalıdır. Yalnız teknik ve akılla yaratılmış müzik, üzerine yazıldığı kâğıt kadar bile değerli değildir.
"... Müzik bence, önce duyguya sonra fikre dayanmalıdır. Benim beste yaparken genç ve pek ilginç bazı bestecilerin baştan başa yeni üslûplarının etkisinde kalmamamın sebebi budur. Kabul ederim ki onların müziklerinin çekiciliği, canlılığı ve hatırı sayılır derecede özgünlüğü vardır. Fakat bu müziğin yüreği ve duygusu yoktur. Bu müziği aklımızla karşılıyoruz, duygularımızla değil.
"... Modern müzik bir beyin işi olduktan başka çoğu zaman çirkindir de. Oysa müzik, bunda direniyorum, her şeye rağmen, güzel olmalıdır. Bana, çirkin bir çağa hitap ettiği için zamanımızın müziği çirkin olmalıdır diyen bestecilerin ne demek istediklerini de anlamıyorum."
Bunlar Maurice Ravel'in müzik sanatına hangi açıdan baktığını belirten bazı fikirleri.
*
Maurice Ravel, 7 mart 1875'te Fransa'nın İspanya sınırı yakınındaki Basque bölgesinin Ciböure şehrinde doğmuştur. Birkaç aylıkken Paris'e gelmiştir. Yedi yaşında kendisine bir piyano öğretmeni tutulmuşsa da küçük Ravel müzikle fazla ilgilenmemiştir. On iki yaşında müziğe ilgisi artmış, 1889'da Paris Konservatuarına girmiştir. Konservatuarda on beş yıl kalmıştır. Parlak bir öğrenci olarak müzik üzerine klasik bilgileri edinirken daha konservatuardaki ilk yıllarında Eric Satie'yi tanımış ve onun fikirlerinden derin izlenimler almıştır. İlk besteleri olan iki şarkısı ve piyano için "Serenade Grotesque"i üstünde Satie'nin etkisi açıktır, 1898'de Gabriel Faure'nin sınıfına girmiştir.
Ravel, Konservatuarda başarılı bir öğrenci olduğu ve yaratıcılığını erkenden ortaya koyduğu halde, dört defa katıldığı "Roma Ödülü" yarışmalarının hiçbirinde birinci gelememiştir. Yarışmaya sonuncu katılışı 1905 yılında olmuş, birkaç başarılı eser besteliyerek yeteneğini ispat etmiş bir besteciye bu ödülün kazandırılmaması büyük yankılar yapmış, bu hava içinde Konservatuar Müdürü Theodore Dubois istifa zorunda kalmıştır.
1899'da değerli eserlerinden ilkini, "Pavane pour une Infante defunte"ü bestelemiştir. 1902'de çalınan bu bestesiyle Ravel yaratıcı hayatının ilk çağını, çıraklık çağını, kapatıyordu. Bu eser olsun, dinleyicilere beraber sunulan "Jeu d'eau" olsun iyi karşılanmıştır. Fakat Ravel ilk zaferini "Fa majör kuartet"le ve 1904 yılında kazanmıştır. Bu vesile ile ilk defa olarak eleştirmeciler arasında Ravel'in bir eserine "şaheser" sözünü layık görenler çıkmıştır.
1907 yılı ocağında "Histoires Naturelles" adlı bestesinin çalınması büyük bir fırtına yaratmıştır. Eleştirmeci Pierre Lalo, Ravel'in eserinin Debussy'den aşırılmış olduğunu iddia etmiş, başka eleştirmeciler de bu iddiaya katılmışlardır. Bir taraftan da Ravel'i savunanlar çıkmış ortaya, tartışma uzamıştır. Ravel'i savunanlar Debussy'nin etkisini kabul etmişler, fakat aradaki farkları belirtmişler, ortada ne aşırma ne de taklit bulunmadığını yazmışlardır. Çevresindeki bu tartışmalardan Ravel, ünü artmış olarak çıkmış, eserlerinin ilk çalınışları Paris'in büyük olayları arasına girmeğe başlamıştır.
Aynı yıl "Rapsodie Espagnole" ve "L'Heure Espagnole"u, bir yıl sonra "Ma Mere l'Oye" ve "Gaspard de la Nuit" adlı değerli eserlerini vermiştir. 1911'de "Valses Nobles et Sentimentales"i tamamlamış, 1912'de "Daphnis et Chloe" adlı bale eseri sahneye konmuştur.
Yapısı askerliğe elverişli olmadığı halde, kendi sürekli ısrarları sonunda Birinci Dünya Savaşına katılmış, cephede sıhhati bozularak Paris'e dönmüştür.
Savaştan sonra, Ile-de-France'da bir villa satın almış, geri kalan ömrünü "Belvedere" adlı bir villadan yarı inziva içinde beste yaparak geçirmiştir. "La Valse" ve "L'Enfant et les Sortieges" burada hazırladığı eserler arasındadır.
1928 yıl başlarında Birleşik Amerika'da bir konser gezisi yapmış ve her gittiği şehirde, konserleri dinleyicilerin şiddetli alkışlariyle karşılanmıştır. Bu gezi sırasında George Gershwin'le tanışmış ve onun, kendi eserlerini piyanoda çalmasını hazla dinlemiştir.
Aynı yılın sonlarında balerin İda Rubinstein için "Bolero"yu bestelemiştir. Bolero, kasım 1928'de İda Rubinstein tarafından Paris'te seyircilere sunulmuş ve büyük başarı sağlamıştır. Bir yıl sonra Toscanini'nin yöneticiliğinde ve bir orkestra eseri olarak New York'ta çalındığı zaman ise bütün Amerika'da geniş yankılar yapmıştır. (Ravel bu eseri için "on yedi dakikalık müziksiz orkestra" derdi).
Ravel'in son önemli eserleri 1931'de tamamlanan ve biri yalnız sol el için bestelenen iki piyano konçertosudur. Son bestesi de insan sesi ve piyano için "Don Quichotte a Dulcinee" adlı üç parçalık bir şarkı takımıdır.
Ravel 1932 yılında Paris'te bir otomobil kazası geçirmiştir. Yarası önce önemsiz sanılmış fakat birkaç ay sonra ortaya tehlikeli belirtiler çıkmıştır. 1935'de İspanya ve Fas'a yaptığı yeni gezi sıhhatine iyi gelmişse de Paris'e dönüşünde gene sıhhati bozulmuştur.
Maurice Ravel bir beyin ameliyatından dokuz gün sonra 28 aralık 1937'de ölmüştür.
*
Maurice Ravel'in hayatının her yönüne düzen ve kesinlik hakimdi; giyinişinden bestelerinin en ince ayrıntılarına kadar. Bunun tek istisnası, denebilir ki, zaman konusuydu. Gecikmeden, hem de iki saat, üç saat gecikmeden bir yere yetişmesi az raslanan olaylardandı.
Hayatı renksiz geçmiştir. Mütevazı ve ihtirassız bir insandı. Müzik konusunda bile şiddetli arzuları olmamıştır. Eserlerini bir ağacın meyva vermesi gibi doğallıkla vermiştir. Kendisini öne sürmekten daima kaçınmış, başarıya ve paraya kayıtsız kalmıştır.
Monfordt l'Amaury'deki villasını satın aldıktan sonra bütün dikkatini onun üzerinde toplamıştır. Villasını ziyaretçilere gezdirmekten büyük haz duyardı. Çağının ileri gelen müzikçileri bir fırsatını bulunca villaya uğrarlardı.
Ravel - Debussy gibi - kedileri çok severdi. Villasındaki Siyam kedilerinin üzerine titrer, mektuplarında arkadaşlarına onların sıhhatleri hakkında muntazam bilgi verirdi. Kedileriyle seslerini taklit ederek ciddi ciddi konuşmağa çalıştığı olurdu. Ravel bir bestesinde kedilerin seslerini müzik araçlarına da başarıyla taklit ettirmişti.
Fıkra anlatmakta ve taklit yapmakta ustaydı. Yalnız kedilerin değil, kuşların ve diğer bazı hayvanların da seslerini başarıyla taklit ederdi.
Ravel'in yılların geçişiyle kaybolmayan ve değişmeyen bir çocukluk hali vardı, çocuklara has masum bir muziplik merakı vardır. Altmış iki yıllık hayatı devamınca bir çocuk kadar temiz kalan Ravel, çocuk sahibi arkadaşlarının evine oyuncaklar götürerek gider, altı-yedi yaşındaki çocukların bu oyuncaklarla oynamalarına katılırdı. Ve çocuklar ona adeta kendilerinden biriymiş gibi bakarlardı.
Ravel özel hayatındaki bu sadelik havasına karşı sanatında son derece ciddiydi.
*
Maurice Ravel, Claude Debussy'nin hakim olduğu bir çevrede kendine yol açmak zorundaydı. Bunu kararsız denemeler içinde bocalamadan başardı.
Ravel'le on iki yaş büyüğü Debussy'nin sanatları arasında yakınlıklar çoktur. Ama ayrılıklar benzerliklerden daha derindir. Ravel için bazı yazarlar post-empresyonist deyimini kullanırlar.
Debussy'nin Ravel için bir etki kaynağı olmasını doğal saymak yerindedir. Yirminci yüzyılın başlarında yetişen bir Fransız bestecisi için Debussy'nin müziğinden etkilenmemek çok güçtü. Ne var ki Ravel üzerinde başka etkiler de vardır: İspanya müziğinin, Eric Satie'nin ve Viyana valslerinin etkileri. Ancak bunlar besteciyi kendi yoluna ulaştıran hareket noktaları gibi kalmıştır.
Müzik eleştirmecisi Jean Marnold Ravel'le Debussy'nin sanatları arasındaki ilgiyi Mozart'la Gluck ve Beethoven'le Mozart arasındaki devama benzetmiştir.
Ravel'in eserlerinde belli başlı şu unsurlar farkedilir:
İspanya müziği, hiciv havası, vals müziği, çocuklarla ve hayvanlarla ilgili çizgiler ve empresyonist hava.
Olağanüstü bir beste tekniğine, yeteneklerini düzen içinde kullanma alışkanlığına sahip olan Ravel, bu unsurlardan hangisi üstünde kurmuşsa kendine has, yarı ışıklı yarı gölgeli, zarif ve tenazurlu eserler çıkarmıştır ortaya.
BAŞLICA ESERLERİ
Müzik Kategorisi | Eserler |
---|---|
Orkestra müziği | Alborada del gradosu |
Daphnis ve Chloe Vals | |
Bolero | |
Sol el konçertosu | |
Sol majör piyano konçertosu | |
Piyano müziği | Ölmüş bir İnfante için Pavane |
Su Oyunları | |
Asil ve Santimantal Valsler | |
Couperin'in Mezarı | |
Başkaca | İspanyol Saati, 1 perdelik opera |
Çocuk ve Büyücü operası | |
Daphnis ve Chloe balesi | |
Keman ve orkestra için Çigan | |
Fa majör kuartet | |
Harp ve yaylı sazlar kuarteti | |
Flüt ve klarnet için Entrodüksiyon ve Allegro | |
Aynalar | |
Sonatina | |
Gaspard de la Nuit |
Yorumlar
Yorum Gönder