FRANZ LISZT (1811-1886)


Franz Liszt, ölümsüz besteciler arasında pek azının kavuşabildiği mesut, parlak bir ömür sürebilmiştir. Hem de uzun ve başarılarla dolu bir ömür.

Macaristan'ın Doborjan kasabasında dükün hayvanlarına bakan babası, amatör bir piyanistti. Biricik arzusu, kendisinin başaramadığı işleri, çocuklarının yapabilmesini sağlamaktı.. Daha minicikken müziğe karşı büyük bir kabiliyet gösteren küçük oğlu Franz'ın günün birinde büyük bir müzikçi olarak babasının yarı kalmış hayallerini tamamlıyacağına inanmıştı. Küçük Franz güneş doğarken yatağından kalkıp piyanosunun başına geçiyor, öğleye kadar durmadan çalışıyordu. Babasının bu arzusunu yerine getirmek Franz için hiç de zor bir şey değildi.. Bu çalışmalardan o da memnundu.

Baba Liszt, tıpkı baba Mozart'ın yaptığı gibi, oğlunun dehasını dünyaya duyurmak istiyordu, başarırsa oğluna maddi ve manevî bir servet kazandırabilirdi. Bunları düşünerek bütün hayatını Franz'a şöhret kazandırmaya uğraşmakla geçirdi.

1821'de ilk konser turuna çıktıkları zaman, Franz henüz on yaşında bir çocuktu. Piyanosunun başından ayrıldığı zaman, hareketleri, gözlerinin bakışı değişiyor, akranlariyle beraber koşup zıplamak istiyordu. Fakat bir de piyanoya oturunca her şey birden değişiyor, Liszt bambaşka bir insan oluveriyordu. Devrin meşhur piyano hocası Czeruy, Liszt'in piyanosuna hayran kalmış, dâhi çocukları kanıksadığı halde, Franz'a pek az bir ücret karşılığında piyano dersleri vermeyi kabul etmişti.

Küçük Franz bir yandan besteciliğe de çalışmaya başlamıştı. Salieri adındaki ünlü hocadan ders alıyordu. Böylece pek kısa bir zaman içinde, zengin olacağını, annesine babasına bütün sıkıntılarını unutturacağını düşünerek teselli buluyordu. Hele zavallı babası, şu turnelerde çektiklerinin karşılığını mutlaka almalıydı.. İlk konserlerinden sonra bütün tenkitçiler: "Bu çocuk Mozart kadar güzel çalıyor" dediler. Konserde Metternich, Rossini ve hatta Beethoven bile hazır bulunmuşlardı. Sağırlığı tahammül edilmez bir hal alan Beethoven, çoktan dahi çocuklardan bıkmıştı, gene de sırf merak yüzünden Liszt'in konserine geldi. Konser sona erdiği zaman, torunu yerindeki sanatçının odasına giderek boynuna sarılmış ve alnından öperek: "Yavrum," demişti, "sen günün birinde gerçekten büyük bir müzikçi olacaksın."

Franz Liszt, daha sonraları çocukluğunu geride bıraktığı zaman en güzel hatıralarından biri olarak bu hâdiseyi hatırlayacaktır.

Viyana, Pressburg ve Budapeşte'de konserler birbirini takib etti, Franz Liszt, her yerde sevgiyle karşlıanıyor, bol bol alkış topluyordu. Paris'e gidip konservatuara gitmek istedi, ama bu imkansızdı, çünkü konservatuar ancak Fransız tabiyetindeki talebeleri kabul ediyordu. Meşhur piyano hocası Paer'den özel ders alarak bunu telafi etti

Bir akşam, Prenses de Berry'nin sarayında konser vermeye çağırılmıştı. Aşağı yukarı bütün saray erkânı oradaydı. Prenses küçük çocuklarını da yanına almıştı. Çocuklardan bir tanesinin elinde palyaço kılığında kocaman bir bebek vardı. Franz, bu bebekten bir türlü gözünü ayıramıyordu. Nihayet konser bitince ihtiyar Kral dahil, salondakilerin hepsi içten gelen bir coşkunlukla küçük piyanisti alkışladılar. Prenses de Berry, Liszt'i kucakladı:

"En çok istediğin şey nedir, söyle, derhal sana vereceğim."

Bu sözler üzerine Liszt'in gözleri parladı, hemen bebeği göstererek: "Bunu istiyorum." dedi.

Bu olay, Franz Liszt'in sanat hayatına ne kadar erken atıldığını, müzik uğruna ne büyük bir fedakârlığa katlandığını göstermeye yeter sanıyoruz.

Artık baba Liszt'in en büyük arzusu yerine gelmiş sayılırdı, eskisi gibi para sıkıntısı da çekmiyorlardı. Gezdikleri yerlerde hem itibar görüyorlar, hem de bol bol para kazanıyorlardı. Küçük Liszt de minik ellerini açarak ettiği duaların karşılığını almıştı. Babasına çektirdiği sıkıntıları nihayet unutturmaya muvaffak olmuştu. Franz Liszt, on üç yaşına bastığı gün, ilk operasını bitirdi. Yıllardır bitmek tükenmek bilmeyen çalışma, Franz'ı asla yormamıştı. O, hep daha fazla çalışmak, daha büyük eserler ortaya koymak istiyordu. Devrinin en meşhur piyanisti olmak, onun için kâfi değildi. 1827 yılında baba oğul Paris'te yeni konserlerin hazırlıklariyle meşgul oldukları sırada baba Liszt birdenbire hastalandı ve karısını son defa göremeden öldü. Son nefesini verirken oğluna şu nasihatte bulunmuştu:

"Oğlum, kendini tamamen müziğine ver, kadınlardan sakın."

Franz Liszt, babasının nasihatini tamamiyle tutamadı. Müzikten sonra en fazla ilgilendiği şey kadınlardı. Hele şimdi yakışıklı, dünyanın dört bucağına ün salmış bir piyanisti kadınlardan uzak tutmak ne kadar güçtü... Hele Liszt'i... Dünyanın büyük şehirlerinde, saraylarda, konaklarda hep zengin ve güzel kadınlarla beraberdi.. Bir macera bitmeden öbürüne kendini kaptırıyordu. O yolda yürürken herkes birbirine dürterek: "İşte büyük Liszt bu," diyordu.

Halkın bu sevgisi Liszt'i çok şımartmış, ahlâk telâkkilerini zayıflatmıştı, ama bunlar müziğine hiç tesir etmedi. Tam tersine, fırtınalı bir hayat daha faydalı olmuştu.

George Sand, Chateaubriand, Balzac, Flaubart, Victor Hugo, Gautier ve Lamartine gibi kalem üstadlarının yaşadığı bir çağda, onların arasında ünlü bir müzikçi olarak bulunmak Liszt için çok büyük bir şanstı... Zaten hep yüksek kültür muhitlerinde dolaşır, cahillerle ahbap olmayı hiç istemezdi. Kontes d'Agoult (romancı Daniel Stern) ile de tanışmasını hep yüksek muhitlerde dolaşması sağlamıştı. Kontes evli ve çocuk sahibi bir kadındı. Liszt, dedikodulara hiç aldırmadan bu güzel kadınla birlikte İsviçre'ye, oradan İtalya'ya gitti. On yıl beraber yaşadılar. Bu evlenmeden dünyaya gelen üç çocuktan ikisi yaşamış, Cosima adındaki kız, on dokuzuncu yüzyılın bir numaralı piyano üstadının hayatının son yıllarını derin bir ıstırap içinde geçirmesine sebep olmuştur.

Liszt'in bestecilik hayatının en parlak devri 1839 - 1847 yıllarına rastlar. Bu devrede Londra dahil, birçok büyük şehirlerde parlak konserler vermiş, hiç durmadan piyano eserleri bestelemişti. Liszt'e piyanonun Paganini'si diyorlardı...

Gerçi Liszt, aşağı tabakadan insanlarla pek dolaşmaz, muhitlerinde bulunmazdı ama, son derece de merhametliydi. Elindekini avucundakini son meteliğine kadar bir hayır işine yatırmaktan zevk alırdı. Meslekdaşlarına karşı da çok müşfikti, kendi eserleri dururken, arkadaşlarınınkileri meşhur etmeye bakar, onların saadetinden, şöhretinden derin bir haz duyardı.

Weimar'da Liszt'in adı dudaklardan hiç eksilmiyordu. 1849'da koro şefi olarak Weimar'a yerleşti. Böylece müzik tarihinin meşhur Weimar âlemleri de başlamış oluyordu.. O güne kadar ve o günden sonra dünyanın hiç bir yerinde Weimar müzik toplantılarının benzeri yapılmadı. Liszt, Wagner ve Chopin dahil, devrin bütün genç bestecilerinin eserlerini bu Weimar toplantılarında çaldırıp, onları meşhur etmeye çalışmıştır. Bilhassa Wagner'e yaptığı iyilikler sayılamıyacak derecede çoktur. Öte yandan, başkalarına yardım etmek uğruna kendine ve onu sevenlere de kolay kolay unutulamıyacak fenalıklarda bulundu. Liszt, meslekdaşlarına yardımla uğraşacak yerde, kendisi oturup eskisi gibi çalışsaydı, Franz Liszt'in bıraktığı eserlerin sayısı bugün belki iki kat fazla olurdu.

Richard Wagner, kendisine bu derece büyük iyiliklerde bulunan Liszt'e en büyük kötülükleri yapmaktan asla çekinmemiştir. Hele Liszt'in kızı Cosima'yı kocasından ayırıp, kaçırması Liszt'e çok acı bir darbe olmuştur. Wagner, bütün bunlar yetmiyormuş gibi, baba-kızın arasını da açmaya çalışmış, bu yüksek ruhlu sanatçıyı üzmüştür.

Weimar, Liszt'in sayesinde bir "Müzik Kâbesi" haline gelmişti. Müzik âlemine senfonik şiiri kazandırması onun ismini ebedileştirmeye yeter. Bestelediği eserlerin çoğu, piyano eserleridir. Bir tek senfonisi vardır, o da "Faust" senfonisidir. Lamartine'in şiirlerinden mülhem olarak bestelediği "Les Preludes" adlı senfonik eseri, bugün dahi sık sık çalınan sevilmiş eserlerindendir.

BAŞLICA ESERLERİ

Müzik Kategorisi Eserler
Orkestra müziği Prelüdler S. 97
Tasso
Mazeppa
1 No. Piyano Konçertosu
Macar Fantasisi
Mephisto valsi
Piyano müziği Macar Rapsodileri
Liebestraum
Si minör sonat
Pelerinage Yılları
Cenaze Merasimi
Başkaca Faust senfonisi
Dante senfonisi
2 No. piyano konçertosu
Piyano ve orkestra için Todtentanz
Balladlar, elejiler, etüdler
Lejandlar (piyano için)

Yorumlar